22 Kasım 2011 Salı

Glioblastom (WHO Grade IV



Glioblastom (önceleri

glioblastoma multiforme olarak bilinen) eriflkinlerde



en yayg›n malign primer beyin tümörüdür, tüm gliomlar›n

yaklafl›k olarak % 50’sini oluflturur. Hastal›¤›n bafllang›ç için pik yafl›

anaplastik astrositomdan kabaca bir dekat daha geç olarak 50-60

yafllar›d›r. Maalesef, onlarca y›ll›k temel ve klinik araflt›rma glioblastom

ile iliflkili klinik seyir üzerinde çok az etki yapm›flt›r ve ortalama

sa¤kal›m cerrahi tedavi, radyoterapi ve kemoterapi ile 1-2 y›ld›r.

Glioblastom en yayg›n olarak derin beyaz cevherde, bazal ganglionlarda

veya talamusta görülür ve nadiren serebellum veya spinal
korda ortaya ç›kar. Gros ve mikroskopik görünüm heterojendir.

Beynin etkilenmifl k›sm› gros olarak aldat›c› flekilde iyi-s›n›rl› görünen

tek bir kitle ile yer de¤ifltirmifltir, ancak mikroskopik olarak genifl

oranda infiltrasyon vard›r, s›kl›kla korpus kallozum arac›l›¤›yla

karfl› hemisfere yay›lm›flt›r (
kelebek lezyonu). Multifokal tümörler görülebilir

ve birçok olguda gliomatozis serebri gibi genifl çapta yayg›n

düflük grade’li astrositom alanlar›nda birbirinden ayr› malign transformasyon

bölgeleri izlenir. ‹leri evrelerde, tümör meninkslere veya

ventriküle ilerleyebilir. Santral sinir sisteminde, beyin veya ventriküler

yüzeyler üzerine multipl implantlar fleklinde ekilme atipik bir

büyüme paternidir ve ekstrakranial metastazlar son derece nadirdir

Kesit yüzeyi alacal› bir görünüme sahiptir (fiekil 56B-5), ortas›

sar› veya beyaz nekroz bölgeleri olan ve hiperemik bir halka (endotelyal

hiperplazi) ile çevrelenmifl hemoraji ve vazojenik ödem, gliozis

ve tümör infiltratlar›n›n de¤iflken kar›fl›m› olan “ödematöz” beyin

ile karakterizedir. Mikroskopik olarak, glioblastomlar anaplastik

astrositomun bütün özelliklerine ek olarak endotelyal hiperlazi veya

nekroz ile karakterizedir. Endotelyal hiperlazi, yeni tedaviler için

potansiyel bir hedef olan tümörle-indüklenmifl anjiogenezin bir formunu

temsil eden çok tabakal› glomerüloid veya kal›nlaflm›fl damarlar

(bkz. fiekil 56B-3) olarak tan›mlan›r. Nekroz s›kl›kla karakteristik

serpijinöz bir da¤›l›m ile ve nükleer psödopalizatlanma ile birliktedir

(bkz. fiekil 56B-1). Dev hücreli glioblastom, küçük hücreli

glioblastom ve gliosarkomu içeren birçok histolojik varyant mevcuttur.

Gliosarkom, günümüzde glioblastom içinde büyük olas›l›kla

mezenkimal metaplaziden ortaya ç›kt›¤› düflünülen sarkomatöz bir

eleman ile karakterizedir. Bu varyantlarda konvansiyonel glioblastom

ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda klinik farklar yoktur, bununla birlikte gliosarkomlar

temporal loblarda daha s›k görülmektedir.

Glioblastomlar genetik olarak en iyi tan›mlanm›fl SSS tümörleri

aras›nda yer al›r ve s›kl›kla çok say›da sitogenetik ve moleküler genetik

aberasyonlar içermektedir (Louis, 2006).
TP53 mutasyonlar›

diffüz astrositomlara veya anaplastik astrositomlara göre daha seyrektir

ve düflük-grade’li bir prekürsörün malign transformasyonundan

sonra genç hastalarda geliflen sekonder glioblastomlarda ve dev

hücreli glioblastomlarda çok daha s›k görülür (Louis ve ark., 2001).

Buna karfl›n, glioblastomlar›n %30-%40’›, ço¤unlukla primer veya de

novo glioblastomda karfl›lafl›lan, s›kl›kla yap›sal bir aktivasyon mutasyonu

ile birlikte olan
EGFR amplifikasyonlar› içerir (Louis ve ark.,

2001). De novo glioblastom tipik olarak yafll› bir hastada prekürsör

bir lezyon olmadan h›zl› klinik prezentasyon olarak tan›mlanm›flt›r.

Bu gibi gen amplifikasyonlar› özellikle küçük hücreli varyantda ayr›

ca yayg›nd›r (~%70). Bu tümörler minimal sitoplazmal› küçük yuvarlak

hücrelerden oluflur ve dikkati çekecek düzeyde mitotik indekse

sahiptir. Yuvarlak üniform nükleuslar nedeniyle, bazen yanl›fl

olarak anaplastik oligodendriogliom tan›s› konur, bununla birlikte

glioblastomlar›n demografik özelliklerini ve genel olarak kötü prognozunu

paylafl›rlar ve oligodendrogliomlarda görülen 1p ve 19q delesyonlar›

n› içermezler. p16/CDK4/RB yola¤› de¤iflimleri glioblastomda

neredeyse evrenseldir ve ço¤u olgu kromozom 10 kay›plar›

içermektedir (ço¤unlukla primer glioblastomlar). Bunlar›n bir altgrubunda

kromozom 10q23 üzerinde yerleflik
PTEN geni mutantt›r

ve belirli hasta populasyonunda prognostik öneme sahip olabilir.

Demonstre edilebilen LOH ile birlikte geriye kalan
PTEN-“wild” tip

tümörler grubunda kromozom 10’un hem k›sa hem de uzun kollar›

üzerindeki ek tümör bask›lay›c› genlerden flüphelenilmektedir. Glioblastom-

iliflkili ek de¤iflimler listesi h›zla büyümektedir ve detayl›

bir tart›flma bu metin kapsam›n›n ötesindedir. Bununla birlikte, yo-

¤un araflt›rman›n oda¤›, invazyonun, hücresel göçün, proliferasyonun,

anjiogenezin, apopitoz deregülasyonunun ve tedaviye direncin

mekanizmalar› üzerinedir (Louis, 2006).

Glioblastomlar›n moleküler analizinin erken kan›tlar› prognostik

ve prediktif bir de¤ere sahip olabilir. Örne¤in, MGMT ekspresyonunun

down-regülasyonuna yol açan MGMT geni promoterinin

metilasyonu alkilleyici ajan temozolomid ile tedavi edilen glioblastomlu

hastalarda iyilefltirilmifl sa¤kal›m için prognostik gözükmektedir

(Hegi ve ark., 2005). Ek olarak, fosfo-spesifik antikorlar ile immünohistokimyasal

olarak yap›lan moleküler yolak analizi spesifik

moleküler tedavilere yan›t üzerine prediktif bilgi sa¤layabilmektedir.

Bu, EGFR tirozin kinaz inhibitörleri ile tedavi edilen hastalardaki

glioblastomlarda intakt bir PI3 kinaz-PTEN yola¤›n›n ayarlanma-

Glioblastom (aksiyal görüntüleme düzleminde kesi).

Bu hastan›n sa¤ hemisferik glioblastomu santral nekroz, aldat›c› olarak

ayr›lm›fl hiperemik bir kenar (endotelyal hiperplazi) ve gros olarak

görülebilen s›n›rlar›n ötesine uzanan bir infiltratif komponent gösteriyor

(sa¤ talamusda gri-beyaz bileflke yerlerindeki bulan›klaflma ile genifllemeye

dikkat ediniz).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder