Glioblastom (önceleri
glioblastoma multiforme olarak bilinen) eriflkinlerde
en yayg›n malign primer beyin tümörüdür, tüm gliomlar›n
yaklafl›k olarak % 50’sini oluflturur. Hastal›¤›n bafllang›ç için pik yafl›
anaplastik astrositomdan kabaca bir dekat daha geç olarak 50-60
yafllar›d›r. Maalesef, onlarca y›ll›k temel ve klinik araflt›rma glioblastom
ile iliflkili klinik seyir üzerinde çok az etki yapm›flt›r ve ortalama
sa¤kal›m cerrahi tedavi, radyoterapi ve kemoterapi ile 1-2 y›ld›r.
Glioblastom en yayg›n olarak derin beyaz cevherde, bazal ganglionlarda
veya talamusta görülür ve nadiren serebellum veya spinal
korda ortaya ç›kar. Gros ve mikroskopik görünüm heterojendir.
Beynin etkilenmifl k›sm› gros olarak aldat›c› flekilde iyi-s›n›rl› görünen
tek bir kitle ile yer de¤ifltirmifltir, ancak mikroskopik olarak genifl
oranda infiltrasyon vard›r, s›kl›kla korpus kallozum arac›l›¤›yla
karfl› hemisfere yay›lm›flt›r (
kelebek lezyonu). Multifokal tümörler görülebilir
ve birçok olguda gliomatozis serebri gibi genifl çapta yayg›n
düflük grade’li astrositom alanlar›nda birbirinden ayr› malign transformasyon
bölgeleri izlenir. ‹leri evrelerde, tümör meninkslere veya
ventriküle ilerleyebilir. Santral sinir sisteminde, beyin veya ventriküler
yüzeyler üzerine multipl implantlar fleklinde ekilme atipik bir
büyüme paternidir ve ekstrakranial metastazlar son derece nadirdir
Kesit yüzeyi alacal› bir görünüme sahiptir (fiekil 56B-5), ortas›
sar› veya beyaz nekroz bölgeleri olan ve hiperemik bir halka (endotelyal
hiperplazi) ile çevrelenmifl hemoraji ve vazojenik ödem, gliozis
ve tümör infiltratlar›n›n de¤iflken kar›fl›m› olan “ödematöz” beyin
ile karakterizedir. Mikroskopik olarak, glioblastomlar anaplastik
astrositomun bütün özelliklerine ek olarak endotelyal hiperlazi veya
nekroz ile karakterizedir. Endotelyal hiperlazi, yeni tedaviler için
potansiyel bir hedef olan tümörle-indüklenmifl anjiogenezin bir formunu
temsil eden çok tabakal› glomerüloid veya kal›nlaflm›fl damarlar
(bkz. fiekil 56B-3) olarak tan›mlan›r. Nekroz s›kl›kla karakteristik
serpijinöz bir da¤›l›m ile ve nükleer psödopalizatlanma ile birliktedir
(bkz. fiekil 56B-1). Dev hücreli glioblastom, küçük hücreli
glioblastom ve gliosarkomu içeren birçok histolojik varyant mevcuttur.
Gliosarkom, günümüzde glioblastom içinde büyük olas›l›kla
mezenkimal metaplaziden ortaya ç›kt›¤› düflünülen sarkomatöz bir
eleman ile karakterizedir. Bu varyantlarda konvansiyonel glioblastom
ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda klinik farklar yoktur, bununla birlikte gliosarkomlar
temporal loblarda daha s›k görülmektedir.
Glioblastomlar genetik olarak en iyi tan›mlanm›fl SSS tümörleri
aras›nda yer al›r ve s›kl›kla çok say›da sitogenetik ve moleküler genetik
aberasyonlar içermektedir (Louis, 2006).
TP53 mutasyonlar›
diffüz astrositomlara veya anaplastik astrositomlara göre daha seyrektir
ve düflük-grade’li bir prekürsörün malign transformasyonundan
sonra genç hastalarda geliflen sekonder glioblastomlarda ve dev
hücreli glioblastomlarda çok daha s›k görülür (Louis ve ark., 2001).
Buna karfl›n, glioblastomlar›n %30-%40’›, ço¤unlukla primer veya de
novo glioblastomda karfl›lafl›lan, s›kl›kla yap›sal bir aktivasyon mutasyonu
ile birlikte olan
EGFR amplifikasyonlar› içerir (Louis ve ark.,
2001). De novo glioblastom tipik olarak yafll› bir hastada prekürsör
bir lezyon olmadan h›zl› klinik prezentasyon olarak tan›mlanm›flt›r.
Bu gibi gen amplifikasyonlar› özellikle küçük hücreli varyantda ayr›
ca yayg›nd›r (~%70). Bu tümörler minimal sitoplazmal› küçük yuvarlak
hücrelerden oluflur ve dikkati çekecek düzeyde mitotik indekse
sahiptir. Yuvarlak üniform nükleuslar nedeniyle, bazen yanl›fl
olarak anaplastik oligodendriogliom tan›s› konur, bununla birlikte
glioblastomlar›n demografik özelliklerini ve genel olarak kötü prognozunu
paylafl›rlar ve oligodendrogliomlarda görülen 1p ve 19q delesyonlar›
n› içermezler. p16/CDK4/RB yola¤› de¤iflimleri glioblastomda
neredeyse evrenseldir ve ço¤u olgu kromozom 10 kay›plar›
içermektedir (ço¤unlukla primer glioblastomlar). Bunlar›n bir altgrubunda
kromozom 10q23 üzerinde yerleflik
PTEN geni mutantt›r
ve belirli hasta populasyonunda prognostik öneme sahip olabilir.
Demonstre edilebilen LOH ile birlikte geriye kalan
PTEN-“wild” tip
tümörler grubunda kromozom 10’un hem k›sa hem de uzun kollar›
üzerindeki ek tümör bask›lay›c› genlerden flüphelenilmektedir. Glioblastom-
iliflkili ek de¤iflimler listesi h›zla büyümektedir ve detayl›
bir tart›flma bu metin kapsam›n›n ötesindedir. Bununla birlikte, yo-
¤un araflt›rman›n oda¤›, invazyonun, hücresel göçün, proliferasyonun,
anjiogenezin, apopitoz deregülasyonunun ve tedaviye direncin
mekanizmalar› üzerinedir (Louis, 2006).
Glioblastomlar›n moleküler analizinin erken kan›tlar› prognostik
ve prediktif bir de¤ere sahip olabilir. Örne¤in, MGMT ekspresyonunun
down-regülasyonuna yol açan MGMT geni promoterinin
metilasyonu alkilleyici ajan temozolomid ile tedavi edilen glioblastomlu
hastalarda iyilefltirilmifl sa¤kal›m için prognostik gözükmektedir
(Hegi ve ark., 2005). Ek olarak, fosfo-spesifik antikorlar ile immünohistokimyasal
olarak yap›lan moleküler yolak analizi spesifik
moleküler tedavilere yan›t üzerine prediktif bilgi sa¤layabilmektedir.
Bu, EGFR tirozin kinaz inhibitörleri ile tedavi edilen hastalardaki
glioblastomlarda intakt bir PI3 kinaz-PTEN yola¤›n›n ayarlanma-
Glioblastom (aksiyal görüntüleme düzleminde kesi).
Bu hastan›n sa¤ hemisferik glioblastomu santral nekroz, aldat›c› olarak
ayr›lm›fl hiperemik bir kenar (endotelyal hiperplazi) ve gros olarak
görülebilen s›n›rlar›n ötesine uzanan bir infiltratif komponent gösteriyor
(sa¤ talamusda gri-beyaz bileflke yerlerindeki bulan›klaflma ile genifllemeye
dikkat ediniz).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder